7 Ağustos 2025 Perşembe

Ümit Özdağ’dan "Öcalan Komisyonu"na Sorular-Yılmaz Parlar

  

 “Milli Devlet Tasfiye mi Ediliyor?”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden  6 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı paylaşımda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde oluşturulan ve kamuoyunda "Öcalan Komisyonu" olarak anılan yapıya yönelik çok sert eleştiriler yöneltti.

Özdağ, açıklamasında, komisyonun faaliyetlerinin “PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ı siyasi muhatap haline getirme süreci” olduğunu belirterek, hem komisyon üyelerine hem de süreci yürüten siyasi iradeye yönelik 13 maddelik çarpıcı sorular yöneltti.

13 Maddelik Soru Listesi Yayınladı

Zafer Partisi lideri, TBMM'de kurulan komisyonu hedef aldı: “PKK’ya siyasi meşruiyet kazandırılıyor, milli devlet tasfiye ediliyor!”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) oluşturulan ve kamuoyunda “Öcalan Komisyonu” olarak anılan yapı hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özdağ, komisyonun Abdullah Öcalan'ı siyasi muhatap haline getirdiğini ileri sürerek, “Türkiye üniter yapısından koparılıyor” uyarısında bulundu.

Özdağ’dan 13 Maddelik Soru

"Türk Milletine Açıklayın"

Özdağ, Twitter (X) üzerinden yaptığı paylaşımda, TBMM’de kurulan komisyonun PKK ile barış sürecini yeniden meşrulaştırmak amacıyla oluşturulduğunu öne sürdü.

Bu bağlamda komisyon üyelerine ve süreci yürüten yetkililere yönelik dikkat çeken 13 soru yöneltti. İşte o başlıklar:

Anayasa’nın 66. ve 42. Maddeleri Değişecek mi?

Özdağ, vatandaşlık tanımı olan “Türk’tür” ifadesinin anayasadan çıkarılacağı iddialarına karşı net bir duruş sergileyerek, “Kürtçe ikinci ana dil olacak mı? Eğitim sistemi nasıl değişecek?” sorularını gündeme taşıdı.

Etnik ve Mezhepsel Kota mı Geliyor?

Cumhurbaşkanı yardımcıları arasında “Kürt” ve “Alevi” kimliklerinin temsili için yapılacak olası düzenlemelere dikkat çeken Özdağ, bunun anayasal eşitlik ilkesini zedeleyip zedelemeyeceğini sorguladı.

 “ABD'nin Osmanlı Modeli Önerisi Tesadüf mü?”

ABD büyükelçisinin Türkiye’ye Osmanlı benzeri bir model önerdiğini hatırlatan Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki rolünün “tesadüf mü, değil mi?” sorusunu ortaya attı.

Lozan ve Üniter Yapı Tartışması

PKK’nın Avrupa’da Lozan Antlaşması’nı hedef alan toplantılarına değinen Özdağ, Öcalan’ın federasyon ve özerklik söylemlerine işaret ederek, üniter milli devletin tasfiye edilip edilmediği sorusunu kamuoyunun gündemine taşıdı.

 “Kürt, Arap, Türk” Tanımı Anayasaya mı Giriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap 86 milyonun kardeşliğinden” bahsettiği açıklamayı da gündeme alan Özdağ, etnik grupların anayasada resmen tanınması halinde ileride ayrılma taleplerinin meşruiyet kazanabileceğini savundu.

“Komisyon Neden Kapalı Kapılar Ardında?”

Ümit Özdağ, komisyonun şeffaf bir şekilde çalışmadığını belirterek, “Eğer Türk milletinden gizleyecek bir şey yoksa neden bu komisyon kapalı kapılar ardında çalışıyor?” sorusunu yöneltti.

Özdağ, “Bu Bir Teslimiyet Sürecidir”

Açıklamasında süreci “teslimiyet” olarak tanımlayan Özdağ, komisyonun PKK ve Öcalan’a siyasi meşruiyet kazandırma işlevi gördüğünü ileri sürdü.

Arka Plan

“Yeni Bir Çözüm Süreci Mi?”

Ankara kulislerinde bir süredir yeni bir “çözüm süreci” tartışması gündemde. TBMM’deki komisyonun, Kürt meselesinde yeni bir anayasal düzenleme arayışının parçası olup olmadığı merak konusu.

Zafer Partisi Ne İstiyor?

Zafer Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve milli yapısının korunmasında ısrarcı olduğunu sıkça vurguluyor.

Özdağ, açıklamasında "Türk milletinin çıkarları için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız" mesajı da verdi.

Siyasi Tartışmalar Derinleşiyor

Özdağ’ın açıklamaları, Türkiye siyasetinde özellikle etnik kimlik, anayasa değişiklikleri ve üniter devlet yapısı üzerinden yürüyen tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Komisyonun amaçları, kapsamı ve kamuoyuna açıklanma biçimi önümüzdeki günlerde daha da geniş bir siyasi ve toplumsal tartışmanın merkezine oturacağa benziyor.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Kutlama-Yılmaz Parlar

  

20 Temmuz’un Ruhu, Bugünün Güvencesidir

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Hidiv Kasrı’nda Tarihe Not Düşüldü

Kıbrıs Barış Harekatı sadece askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini değiştiren şanlı bir direnişin adıdır.

51 yıl önce atılan bu adım, bugün sadece Kıbrıs Türk halkının değil, tüm Türk milletinin onuruyla dimdik ayakta durduğunun sembolüdür.”

Hidiv Kasrı’nda Tarih Canlandı

22 Temmuz 2025 Salı günü, İstanbul’un en gözde tarihi mekânlarından Hidiv Kasrı20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yılına yakışır şekilde anlamlı bir resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Etkinlik, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde düzenlendi. Katılım üst düzeydi:

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tata, İstanbul Valisi Davut GülİBB Başkan Vekili Nuri AslanKolordu Komutanı ve yüksek rütbeli subaylar, Gaziler, Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTO) Başkanı Uğur Özgöker, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Vekili Halil Sert, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Büyükelçi Şakir Alemdar, KKTC Başkonsolos ve Konsolosu, Eski KKTC İstanbul Konsolosluğu eski ekonomi ataşe Cahit kayıarslan , İpek Yolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, Mavi Vatan'ın geliştiricisi, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin kurucusu Cihat  Yaycı başta olmak üzere bürokratlar, iş dünyası temsilcileriSivil toplumun ve diplomasinin seçkin isimleri elit davetliler katıldı. 

Zehra Bilge Eray: “O bayrak yere düşmeyecek”

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, açılış konuşmasında hem duygusal hem de kararlı bir duruş sergiledi:

“Kıbrıs Türkü, özgürlük uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdır. Mücahitlerimiz, Mehmetçiklerimiz ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla dalgalanan bayrağımız asla yere düşmeyecek!”

Vali Davut Gül: “Kıbrıs Türküyle sonsuza kadar beraberiz”

İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:



“Bugün Gazze’de yaşananların benzerini 60 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadık. O gün Mehmetçik Kıbrıs’a nasıl omuz verdiyse, bugün de Türkiye dimdik arkasındadır.”

Ersin Tatar: “Kıbrıs Türkü yalnız değildir, asla da olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı kapsamlı konuşmada hem geçmişe hem geleceğe ışık tuttu. Öne çıkan ifadeleri şöyle:

“Kıbrıs Barış Harekatı, bir milletin topyekûn imhaya karşı direnişinin adıdır. Biz toprağımızda barış için, özgürlük için, Türk kimliğimizle yaşamak için direndik. Mehmetçik geldi, destan yazdı. Ve bugün, Mavi Vatan’ın kalbinde egemen bir Türk devleti olarak Kuzey Kıbrıs dimdik ayakta!”

Tatar, Türkiye’nin sağladığı yatırımlar, su ve enerji projeleri, altyapı hamleleri ve tanıtım faaliyetleri sayesinde KKTC’nin her geçen gün güçlendiğini vurguladı:

“Bizi federasyon masallarına mahkûm etmek isteyenlere buradan, İstanbul’dan sesleniyorum: Bu millet o gün direndi, bugün de yolundan sapmayacak!”

Hidiv Kasrı’nın Tarihi Önemi

Etkinliğe ev sahipliği yapan Hidiv Kasrı, sadece mimari güzelliğiyle değil, tarihi ruhuyla da dikkat çekti.

1907 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan bu kasır, Boğaz’ın incisi olarak bilinir.

Osmanlı’nın Mısır üzerindeki etkisini yansıtan yapı, İstanbul’un en zarif ve anlam yüklü köşklerinden biridir.

Barışın, özgürlüğün ve egemenliğin konuşulduğu böyle bir günde, böylesi bir mekânda toplanmak, adeta tarihle bugünü birleştiren sembolik bir mesaj oldu.

 “20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, sadece bir toprak parçasını değil, bir halkın geleceğini kurtardı. Bugün Hidiv Kasrı’nda verilen mesaj şuydu: Ne geçmişimizi unuturuz, ne geleceğimizi başkalarına bırakırız. Egemenlik bizimdir, Kıbrıs Türkü yalnız değildir!”

yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2025 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy’dan Siyasi Öngörü

  

Türkiye’de Yeni Bir Dönemin Eşiğindeyiz

Bayram tebriği vesilesiyle görüşmemizde, Çınarcık’ta ikamet eden tanınmış medyum Koray Aksoy, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Gözlemleri ve sezgileriyle yıllardır kamuoyunun ilgisini çeken Aksoy, içinde bulunduğumuz süreci “Türkiye’nin demokratik dönüşümüne kapı aralayan bir eşik” olarak tanımladı.

Aksoy, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, kamuoyunda sıkça dile getirildiği üzere 11 Haziran tarihinde özgürlüğüne kavuşmasının beklendiğini, ancak bu sürecin temmuz ortasına doğru net gerçekleşeceğini öngördü.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hukuki sürecinin olumlu bir yönde ilerleyeceğini, onun da yakın dönemde özgürlükle buluşacağını dile getirdi.

Bu gelişmelerin yalnızca bireysel değil, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından da simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Aksoy, "Bu iki siyasi figür, Türkiye'nin demokratik prestijini uluslararası düzeyde artıracak, toplumsal barış ve katılımcı yönetim anlayışını yeniden inşa edecek öncülerdir" ifadelerini kullandı.

Medyum Aksoy, erken seçime dair güçlü sinyaller aldığını da sözlerine ekleyerek, Türkiye’de siyasi dengenin değişmeye başladığına işaret etti.

Ancak bu değişimin radikal değil, halk iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde gelişen bir yeniden yapılanma süreci olarak yorumlanması gerektiğini vurguladı.

Aksoy, "Zafer Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu'nun temsil ettiği çizgi, toplumda karşılık bulmaya devam ediyor. Fakat bu yalnızca oy oranlarıyla değil, halkın adalet, liyakat ve özgürlük taleplerine verdikleri yanıtlarla da ilgilidir. Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır" diyerek, bu liderlerin yükselişini demokrasinin ve hukukun bir zaferi olarak değerlendirdi.

Uluslararası kamuoyunun da bu süreci yakından izlediğini söyleyen Aksoy, Türkiye’nin demokratik kültürüne olan güvenin artacağını ve bu güvenin, dış ilişkilerden yatırımlara kadar birçok alanda pozitif yansımaları olacağını belirtti.

“Türkiye, farklı seslerin özgürce ifade edilebildiği bir ülke olarak yalnızca bölgesinde değil, dünyada da demokratik duruşuyla örnek bir konuma ulaşacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayan Aksoy, bayramın hoşgörü ve birlik mesajlarını da unutmadı: “Umarım bu bayram, herkes için adaletin, barışın ve huzurun yeniden filizlendiği bir başlangıç olur.”

yilmazparlar@yahoo.com

25 Mayıs 2025 Pazar

Yılın Altın İnsanı İslamova'ya Altın Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

Türk Dünyası'nın Altın Kadını Azade İslamova’ya Altın Ziyaret

 Özbekistan Başbakan Yardımcısı Züleyha Mahkamova’dan Türk Dünyasının “Altın İnsan” Ödüllü Azade İslamova’ya Anlamlı ziyaret ve Tebrik… Tarihi bir dayanışma örneği sergilendi.

Ailenin Kalbine Dokunan Ziyaret

Özbekistan Başbakan Yardımcısı, Aile ve Kadın İşlerinden Sorumlu Komite Başkanı Züleyha Mahkamova, 22-23 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirilen ve 27 ülkenin aile bakanlarını bir araya getiren “Uluslararası Aile Forumu”ndan özel bir zaman ayırarak, Türk Dünyası adına yılın Altın İnsan Ödülüne layık görülen Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova’yı ziyaret etti.

23 Mayıs 2025 Cuma günü gerçekleşen bu anlamlı buluşmada, Mahkamova ve İslamova ödüle birlikte dokunarak gururu paylaştı.

Bakanın alçakgönüllü ziyareti, sıradan bir protokol görüşmesinin ötesinde, toplumun temel taşı olan "aile" ve "kadın emeği"ne dair samimi bir takdirin ifadesiydi. İki güçlü kadın lider, ödül tebrik ardından Özbekçe yaptıkları sohbette, Türkiye ile Özbekistan arasındaki kültürel ve sosyal bağları güçlendirecek projeleri masaya yatırdı.

Kadını, Aileyi, Toplumu Birleştiren Buluşma

Mahkamova’nın bu nazik ziyareti, sadece bir tebrik değil; aynı zamanda kadının toplumdaki yerini, ailenin kutsallığını ve iki kardeş ülke arasındaki manevi bağı yeniden güçlü şekilde ortaya koydu.

Ailenin en küçük yapı taşı olduğuna inanan Mahkamova’nın, alçakgönüllülükle gerçekleştirdiği bu ziyaret, kadın gücüne olan inancını ve aileyi koruma konusundaki kararlılığını gözler önüne serdi.

İki Gönül, Bir Hedef,

 Güçlü Aileler, Aydınlık Toplumlar

Görüşme konusunda Vizyon;

"Türkiye, bağımsızlığımızda ilk tanıyan ülke oldu; kardeşlik bağlarımız tarihle sınanmıştır."

"Aile medeniyetini yüceltmek için 10 yıllık projeleri birlikte hayata geçirmeliyiz."

"Türk aileleriyle evlenen Özbek kızlarımıza destek olmak, ortak hedefimizdir."

Mahkamova’nın "Devlet desteği tam olacak" mesajı ve "Cumhurbaşkanımızla değerlendireceğiz" sözleri, işbirliğinin ne denli stratejik olduğunu gösterdi.

Bu ziyaret, sıradan bir tebrik değil, Türk dünyasının kadın liderleri arasındaki köprülerin nasıl ilmek ilmek dokunduğunun kanıtı.

Ziyaret sırasında Özbekçe yapılan görüşmede Azade İslamova, duyduğu memnuniyeti şu sözlerle özetledi:

“Züleyha Mahkamova gibi değerli bir devlet büyüğümüzün derneğimize gelerek bu ödül sevincini paylaşması bizim için onurdur. Kendisiyle geçmişte çok verimli projelere imza attık. Bugün de bu iş birliğini daha ileri taşımak istiyoruz. Türkiye’deki 10 yıllık aile projesini yakından takip ediyoruz ve Özbekistan’da da aile medeniyetini ileriye taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’nin bizi ilk tanıyan ülke olması, halklarımızın kardeşliği bizim için kıymetlidir. Bizim aramızda sadece siyaset değil, yüzyıllara dayanan bir kültür ve gönül bağı var.”

İslamova ayrıca Türkiye’de yaşayan Özbek kadınların da aile yapısına destek verici projelerde yer aldığını ve bu çalışmaları güçlendirmek için Mahkamova ile birlikte daha sıkı iş birliklerine hazır olduklarını belirtti.

Züleyha Mahkamova,

 “Siz Uzakta Değilsiniz, Kalbimizdesiniz”

Züleyha Mahkamova ise İslamova’ya ve derneğe duyduğu saygıyı ve desteği şu sözlerle ifade etti:

“Bugün burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu ödül sadece Azade Hanım’ın değil, Türk Dünyası kadınının onurudur. Aile, bizim devlet ve millet olarak temel taşımızdır. Türkiye’nin aile politikalarına verdiği değeri takdirle izliyoruz. Sizler gibi sivil toplum öncülerinin çalışmaları, bizim devlet politikalarımıza güç veriyor. Her zaman yanınızdayız.”

Gönüllerin Devlet Ziyareti

Bu ziyaret, sıradan bir protokol buluşması değil; aksine gönüller arası bir bağ, kadın gücünün ve aile değerlerinin taçlandırıldığı bir anıydı.
Kadını sadece ailenin değil, aynı zamanda toplumun taşıyıcı kolonu olarak gören bu iki kıymetli kadın liderin yan yana gelişi, Türk ve Özbek halklarına “birlikte daha güçlüyüz” mesajı verdi.

Bir gazeteci olarak bu ziyarete tanıklık etmek, kelimelerle anlatılması güç bir onurdu. Siyasetin ötesine geçen, kadının emeğini, ailenin ruhunu ve kültürel kardeşliği kucaklayan bu an; bana mesleğin ne kadar duygularla örülü bir misyon olduğunu yeniden hatırlattı.

Mahkamova'nın samimiyeti, İslamova'nın azmi... Bu iki öncü kadın, yalnızca bugünü değil, geleceği inşa ediyor. Bazen bir haber sadece okunmaz; hissedilir, yaşanır ve hafızaya kazınır. İşte bu ziyaret de onlardan biriydi.

Okuyan herkes şunu anlamalı; Aile, sınır tanımaz; kadınların omuz verdiği medeniyet projeleri, Türk dünyasının geleceğini inşa ediyor. Bu buluşma, "biz birlikteysek, başarı da kalıcıdır" diyenlerin manifestosu oldu.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Mayıs 2025 Cuma

28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nden Tarihi Bir Oturum-Yılmaz Parlar

  

28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nden Tarihi Bir Oturum

 "Diyalogla Barışa" Cumhurbaşkanları Paneli Dünya Barışı İçin Umut Işığı Oldu.

28.Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin en dikkat çeken, en saygın ve tarihî oturumu hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanları Paneli oldu. Bu özel panel, hem içerdiği fikir zenginliğiyle hem de katılımcıların dünya barışına olan katkılarıyla adeta uluslararası diplomasinin nabzını tuttu.

Oturumun moderatörlüğünü ise, yıllardır barış ve diyalog için sayısız platform kuran, Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver üstlendi. Bu kıymetli oturumda, dünya tarihine yön vermiş 11 eski cumhurbaşkanı barışın dilini bir kez daha güçlü bir şekilde dile getirdi.

"Dialogue of Global Leaders – Peaceful Solutions, Restoring Peace"

"Küresel Liderler Diyaloğu – Barışçıl Çözümler, Barışı Yeniden Tesis Etmek"

 


başlığıyla gerçekleştirilen panelin konuşmacıları arasında Türkiye 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bamir Topi, Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor, Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Hırvatistan Cumhurbaşkanları Ivo Josipovic ve Stjepan Mesic, Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic, Tunus Cumhurbaşkanı Moncef Marzouki, Moldova Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi ve Çekya Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus yer aldı.



Abdullah Gül’den Çarpıcı Mesajlar,

"Savaş Öncesini Anlayabilmek, Barışın Anahtarıdır"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşması, oturumun adeta ortak vicdanı oldu. Gül, konuşmasında barışın maliyetinin hiçbir zaman savaşın getireceği yıkımlarla kıyaslanamayacağını vurgularken, insanlığın empati kurmadan savaşı önleyemeyeceğini dile getirdi. Şu çarpıcı sözleri, salondaki her dinleyicide derin izler bıraktı:



“Savaşlar başlamadan önce önlem almak; insanlık, vicdan ve medeniyet borcumuzdur. Aksi takdirde savaş, kolay bir çözüm gibi sunulur ve sonuç, nesiller boyu sürecek acılar olur.”

Gül ayrıca, savaş suçlarının cezasız kalmaması gerektiğini ve uluslararası adalet mekanizmalarının güçlendirilmesinin insanlığa olan saygının gereği olduğunu belirtti. Kültürün, liderliğin ve empati kurmanın, barışın temel direkleri olduğunu savundu.



Akkan Suver’den Zirveye Veda,

 “Gençlere Güveniyorum, Gelecek Ellerinde”

Oturumun sonunda duygusal bir kapanış konuşması yapan Marmara Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver, yıllardır yürüttüğü barış mücadelesinin artık genç nesiller tarafından devralınacağına olan inancını paylaştı.



“Yirmi sekiz yıl önce çıktığımız bu yolda, barışa inanmış dostlarımızla birlikte yürüdük. Bugün bu emaneti, pırıl pırıl genç kardeşlerime güvenle teslim ediyorum. Geleceğin dünyasında savaş değil, barış konuşulsun istiyoruz.”



Suver, geçmişteki zirvelerde ödüller verilen önemli isimleri anarken, Türk dünyasının gururu Nobel Ödüllü Aziz Sancar’a verilen onur ödülünün bizzat Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından önerildiğini de paylaştı.



28. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde barış, sadece konuşulmadı; hissedildi, hatırlandı ve umutla geleceğe taşındı. Cumhurbaşkanları Paneli, dünyaya barışın hâlâ mümkün olduğunu bir kez daha hatırlattı. Dr. Akkan Suver ve Marmara Vakfı, bu büyük organizasyonla sadece bölgesel değil, küresel anlamda diplomasi tarihine altın harflerle yazılacak bir sayfa açtı. Her yönüyle kusursuz, vizyoner ve ilham verici bir zirveye tanıklık ettik. Bu sadece bir oturum değil; insanlığın ortak vicdanıydı.

Zirve aile foto çekimiyle son buldu.

 

yilmazparlar@yahoo.com

 

26 Nisan 2025 Cumartesi

Tarsus, Medeniyetin Altın Tacını Taktı-Yılmaz Parlar

  

Tarsus, Medeniyetin Altın Tacını Taktı

 

 "Golden Apple" Gururu Başkan Ali Boltaç'ın Liderliğinde Gerçek Oldu

FIJET’in “Turizmin Oscar’ı” Altın Elma Ödülü, Tarsus’a Işık Tuttu

 10 Bin Yıllık Tarih, Geleceğe Açılan Kapı Oldu

Tarih boyunca Anadolu’nun kalbinde yükselen ve medeniyetlerin altın halkası olarak kabul edilen Tarsus, bu yıl Uluslararası Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından turizmin Nobel’i sayılan “Golden Apple” (Altın Elma) ödülüne layık görüldü. Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç’ın vizyoner liderliğinde, Saint Paul Meydanı’nda düzenlenen görkemli tören, sadece bir ödülün teslimi değil; aynı zamanda medeniyetin, barışın ve ortak değerlerin taçlandığı bir kutlama haline dönüştü.

 

Tarsus ile Palazzolo Acreide Arasında Tarihi Kardeş Şehir Protokolü İmzalandı



Program kapsamında, Tarsus ile İtalya'nın Palazzolo Acreide kenti arasında tarihi bir kardeş şehir protokolü imzalandı. Bu önemli adım, Tarsus'un dünya kenti kimliğini pekiştiren ve uluslararası dostluk ile kültürel iş birliğini güçlendiren anlamlı bir gelişme olarak kayıtlara geçti.

Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç törende yaptığı konuşmada şehrin köklü tarihine ve kültürel zenginliğine dikkat çekerek şunları söyledi:



"Tarsus, 10 bin yıllık geçmişiyle kadim bir şehir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Saint Paul gibi insanlık tarihine iz bırakmış önemli şahsiyetlerin yaşadığı bir kenttir. Bugün sizlerle birlikte adımladığımız tarihi sokaklarda bu zengin mirası bir kez daha derinden hissettik.
Tarsus'ta Müslümanların Eshab-ı Kehf’i, Hristiyanların Aziz Paul’u, Musevilerin ise Danyal Peygamber’i bir arada bulunuyor. Bu eşsiz tarihî ve kültürel doku, şehrimize büyük bir değer katıyor. Ayrıca Tarsus, Akdeniz'in sıcakkanlı ve misafirperver insanları ile özgün mutfağı sayesinde de fark yaratan bir şehirdir.
Bugün, bu ortak değerler ve kültürel zenginlikler doğrultusunda Palazzolo Acreide ile kardeş şehir protokolü imzalamaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz."

İmzalanan protokolün, ilerleyen dönemde iki şehir arasında kültürel alışverişin, turizmin ve ortak projelerin gelişmesine önemli katkılar sağlaması bekleniyor.

 


 

“Tarsus, Dünya Kültür Haritasında Artık Bir Işık Noktasıdır”

 

Tarsus’un ödüle uzanan hikâyesi sadece tarihi eserlerden, kutsal mekânlardan ya da eşsiz mutfağından ibaret değil. Bu başarı, belediye liderliğinden halkına, emekçisinden sanatçısına dek herkesin yürekten inşa ettiği bir geleceğin meyvesidir.

FIJET Başkanı Ticani Haddad, ödülü verirken şu sözlerle Başkan Boltaç’a teşekkür etti:

"Altın Elma’yı, doğaya ve tarihe saygı gösteren, geçmişin mirasını geleceğe taşıyan şehirler hak eder. Başkan Boltaç, bu değerleri yalnız temsil etmedi; aynı zamanda yaşattı."

 


Başkan Ali Boltaç’tan Unutulmaz Sözler,

 

“Bu Şehir, Tüm İnançların Kardeşliğidir”

 

“Tarsus, 11 bin yıllık bir medeniyetin taşıyıcısıdır. Aziz Pavlus'un izinden yürürken, Eshab-ı Kehf’in huzurunda secdeye varan, Danyal Peygamber’in duasını hisseden bir şehirde yaşıyoruz. Bu ödül, bu kadim birikimin dünya nezdinde tanınmasının nişanesidir.”

Ali Boltaç, sadece belediyecilik yapan bir başkan değil; bir arkeolog kadar geçmişe, bir mimar kadar geleceğe, bir lider kadar bugüne odaklanan bir yönetişim anlayışı sunuyor. Tarsus’u, İtalya’nın Palazzolo Acreide kentiyle kardeş şehir yaparak kültür diplomasisinde bir adım öne taşıyan Boltaç, bu stratejik vizyonuyla belediyeciliğin rotasını Akdeniz’in ortak uygarlığına çevirdi.

 


Vizyon, "5 Milyon Turist" ve Yeni Tarsus Hikayesi

“Geç kalmadık, tam zamanındayız” diyerek sahneyi coşkulu bir kararlılıkla dolduran Boltaç, konuşmasında sanayi, emlak, gastronomi ve kültür turizmini kapsayan bütüncül bir kalkınma planını dile getirdi.

“Birlikte ‘turizm destinasyonu Tarsus’u’ inşa edeceğiz. Artık sadece geçilen değil, kalınan bir şehir olacağız.”

 


Ekip Ruhu, Kent Aklı

 

Ali Boltaç, bu ödülü şahsi bir başarı değil, Tarsus’un kolektif dirilişinin belgesi olarak niteledi:

“Bu ödül, gece gündüz çalışan temizlik işçisinden, vizyon ortaya koyan meclis üyemize kadar herkesindir. Bu şehirde siyasi değil, insani bir belediye başkanlığı yapıyorum.”

 

Kaymakam Akyüz, “

Tarsus’un Hak Ettiği Değer Artık Dünya Sahnesinde”

 

Tarsus Kaymakamı Mehmet Ali Akyüz ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“On bin yıllık kadim şehrimiz, bugün uluslararası platformda hak ettiği değeri bulmuştur. FIJET’e ve bu sürece katkı sunan herkese şükranlarımı sunuyorum.”

 


Hüseyin Kurtoğulları,

 

"Tarsus, 10.000 Yıllık Tarihiyle Dünyaya Açılıyor"

 

"Bu ödül, Tarsus'un küresel turizm haritasında hak ettiği yeri alması için bir milattır. Aziz Pavlus'tan Danyal Peygamber'e, Kleopatra Kapısı'ndan gastronomi mirasına kadar bu şehir, inanç ve kültür turizminin eşsiz bir merkezi olmalıdır."

 

Stratejik Çağrı, "Artık uluslararası festivaller, akademik çalışmalar ve dijital tanıtımlarla Tarsus'un hikâyesini tüm dünyaya anlatmalıyız. Bu ödül bir başlangıç, asıl hedef sürdürülebilir bir turizm ekonomisi yaratmak."

 


Stratejik Katkılar, FIJET’ten Tarsus’a 3 Altın Öneri

 

FIJET Türkiye Başkanı Gürhan Boztepe, Tarsus’un potansiyeline dikkat çekerek üç önemli katkı sundu:

 

Kültür Otobüsü Projesi, Tarsus’un kültürel varlıklarını mobil olarak tanıtacak bir proje önerisi.

 

İtalyan İşbirliğiyle Lezzet Turları, Gastronomide uluslararası işbirliğiyle yeni pazarlara açılım.

Emlak ve Yatırım Değerlemesi, Artan turizm ilgisiyle gayrimenkul ve yatırım değerlerinin yükseltilmesi.

 

Altın Elma ile Altın Çağ Başlıyor

Tarsus, artık yalnızca geçmişiyle değil; geleceğiyle de dünyanın radarına giriyor. Başkan Ali Boltaç’ın ifadesiyle:

“Bu şehirde ihanetin karşısında, halkın ve tarihin yanında duracağız. Tarsus artık bir dünya kentidir!”

 




Delal Atamdede (FIJET Başkan Yardımcısı),

"Altın Elma, Tarsus'un Potansiyelinin İlk Adımı"

 

"FIJET'in 70. yılında bu ödülü Tarsus'a vermekten gurur duyuyoruz. Ancak bu, yolun başı. Kültür rotaları, gastronomi turları ve yerel halkın katılımı olmadan kalıcı başarı mümkün değil."

 


Kültürle Taçlanan Tören

Törenin ardından gerçekleşen gala gecesinde keman sanatçısı Anna Mıadzvedzeva ve kanun virtüözü Ahmet Baran sahne alarak davetlilere müzik şöleni sundu. Bu gece, sadece bir ödülün kutlandığı değil, medeniyetler arasında kültürel köprülerin inşa edildiği bir gece olarak hafızalara kazındı



 

Konser Sonrası Anna Mıadzvedzeva ile yaptığımız özel söyleşide

 

Anna Miadzvedzeva, Müziğin Büyüleyici Dünyasında Bir Yıldız

1996’da Belarus’un Mogilev kentinde doğan Anna Miadzvedzeva, müziğe adanmış hayatıyla dünya çapında iz bırakan bir sanatçıdır.

 

Elektro keman performansları ve kendine özgü neon ışık şovu ile seyircilere unutulmaz anlar yaşatıyor. Bu benzersiz gösteri, dünyada eşi benzeri olmayan bir deneyim sunarak galalar, lüks düğünler, uluslararası fuarlar ve Michelin yıldızlı restoranlar gibi prestijli etkinliklerde büyük beğeni topluyor.

 


UEFA, BMW, Lexus, Samsung, Vodafone, Koç Holding gibi dev markalarla iş birliği yapan Anna, aynı zamanda özel dikim haute couture kostümleri ve el yapımı kanatlarıyla sahne performanslarını bir sanat eserine dönüştürüyor.

 

Murat Boz, Gülçin Ergül gibi ünlü isimlerle çalışmış, Netflix’in "Zaferin Rengi" filmi ve "Mandi" dizisi gibi projelerde oyunculuğuyla da dikkat çekmiştir.

 

Müzik kariyerine ek olarak, 5 yıldızlı otellerde ve özel organizasyonlarda sahne almayı sürdüren Anna, dört dil bilmesi ve çok yönlü sanatsal yetenekleriyle de öne çıkıyor.

 

Piyano çalmaktan kostüm tasarımına, dalıştan DJ’liğe kadar geniş bir ilgi alanına sahip olan bu yetenekli sanatçı, müziği ve sanatı birleştirerek izleyicilere büyülü bir dünya sunmaya devam ediyor.

 

yilmazparlar@yahoo.com


10 Şubat 2025 Pazartesi

Silivri’de Adaletin Testi-Yılmaz Parlar

  Silivri’de Adaletin Testi

Silivri’de Adalet Nöbeti, Boğaziçi Aydınları Topluluğu Ve Milli Merkez’den Ümit Özdağ’a Destek

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına tepki olarak, Kurucu Başkanı, dünyaca tanınan jeofizik mühendisi ve akademisyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın liderliğinde, ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal ve bilimsel alanlardaki kritik meselelerine yönelik kapsamlı projeler geliştiren, Boğaziçi Aydınlar Topluluğu (BAT) ve Milli Merkez, Silivri Cezaevi önünde adalet nöbeti tutan Zafer Partililere katılarak destek verdi.



Nöbet alanında kurulan Zafer Partisi Otağı'nda, BAT Sözcüsü Dr. Sibel Zeren ve Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural tarafından basın açıklamaları yapıldı.

Bu dayanışma, sadece bir siyasetçiye destek vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye'deki hukuk sisteminin şeffaflığı ve demokratik değerlerinin korunmasına yönelik çağrı olarak da okunmalıdır.

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın serbest kalmasının, uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin hukuk devleti kimliği açısından olumlu bir adım olacağı vurgulanmaktadır.



Destek ve Nöbet Vurgusu

Aydınlar ve Milliyetçilerden Özdağ'a Silivri'de Destek Nöbeti: "Yanındayız" Mesajı

BAT’tan İfade Özgürlüğü Vurgusu

Türkiye’nin geleceğine yön veren fikirleriyle toplumsal bilinç ve akademik derinliği bir araya getiren saygın bir düşünce kuruluşu olan Boğaziçi Aydınları Topluluğu (BAT),Sözcüsü Dr. Sibel Zeren, yaptığı açıklamada Anayasa'nın 26. maddesine dikkat çekerek, herkesin düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etme hakkı olduğunu belirtti. “Düşünce özgürlüğü kapsamında, bazen şok edici veya rahatsız edici fikirlerin bile ifade edilmesi demokratik toplumların gereğidir.” diyen Zeren, Ümit Özdağ'ın tutukluluğunun hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ve bir an önce sonlandırılması gerektiğini vurguladı.



Milli Merkez: Hukukun Üzerinde Siyasi Gölgeler mi Var?

Milli Merkez Başkanı ve TBMM 19. Dönem Başkanı Hüsamettin Cindoruk adına Milli merkez genel sekreteri Haluk Dural ise, yargı bağımsızlığının şaibeye açık hale geldiği bir sürece girildiğini belirtti.

Haluk Dural “Günümüzde hukukun, muhalefeti baskı altına almak için bir aracı olarak kullanıldığına dair kaygılar artmaktadır. Bu durum, şeffaflık ve demokrasi açısından büyük bir tehdittir.” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, siyasi iktidara da açık bir çağrı niteliğindeydi: Hukukun üzerindeki siyasi gölgelerin kalkması, Türkiye’nin uluslararası imajının iyileşmesi ve kamu vicdanının rahatlatılması için adil yargılamaya önem verilmelidir.

Ayrıca, Tiyatro oyuncusu Yaşar Gündem de dokunaklı bir şiir ile duygularını ifade etti.



Uluslararası Algı ve Türkiye’nin Hukuk Devleti Kimliği

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması, sadece iç siyasette değil, uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırmıştır.

Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve çeşitli uluslararası insan hakları kurumlarının, Türkiye’de hukukun siyasallaştığına dair endişelerini daha önce dile getirdiği biliniyor.

Böylesi bir ortamda, Ümit Özdağ'ın tahliyesi, Türkiye’nin hukuk devleti kimliğini yeniden güçlendirebilir ve uluslararası arenada pozitif bir algı oluşturabilir. Bu durum, yargının bağımsızlığına duyulan güveni artırarak, demokrasi vurgusunu güçlendiren bir adım olabilir.



Adaletin Yeniden Tesisi Şart

Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tutukluluğu, sadece bir siyasi liderin davası değil, Türkiye'deki hukuk sisteminin bağımsızlığına dair bir turnusol kağıdı niteliğindedir. Adaletin herkese eşit şekilde işlediği bir hukuk devleti, hem iç barış hem de dünyada saygın bir konum elde etmek için şarttır.

Hukukun üstünlüğüne dair süren tartışmaların gölgesinde, iktidarın Ümit Özdağ'la ilgili vereceği karar, demokrasinin geleceği açısından kritik bir sınav olacaktır.

Kamu vicdanının rahatlığtırılması ve hukukun siyasetten bağımsız çalıştığının gösterilmesi için, şeffaf ve adil bir yargı sürecine duyulan ihtiyaç her zamankinden daha büyüktür.



Hukuk ve Demokrasi Vurgusu

Boğaziçi Aydınları ve Milli Merkez'den Özdağ'a Destek: "Serbest Bırakılması Türk Demokrasisi Adına Elzem"

Serbest bırakılması, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine bağlılığını göstermesi açısından uluslararası kamuoyu nezdinde büyük önem taşıyacaktır.

Bu durum, Türkiye'nin demokratik imajına zarar vermektedir.



Uluslararası Kamuoyu Vurgusu

Türkiye'nin demokrasi karnesine olumsuz yansımaktadır. Türk hükümeti, uluslararası alanda itibarını korumak için Özdağ'ı serbest bırakmalıdır.

Türkiye, ifade özgürlüğüne saygı duyan bir ülke olduğunu göstermelidir. Özdağ'ın serbest bırakılması, bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır

yilmazparlar@yahoo.com

Ümit Özdağ’dan "Öcalan Komisyonu"na Sorular-Yılmaz Parlar

     “ Milli Devlet Tasfiye mi Ediliyor?” Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ , sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) ...