13 Ekim 2025 Pazartesi

Aydınlar Ocağı 53. Şura Toplantısı-Yılmaz Parlar

  

Türk Devleti Ebedidir

Emekli Tümamiral Yaycı: "Türk Devleti Ebedidir, Tehditler Fırsata Çevrilmelidir"

Aydınlar Ocakları'nın 10-11-12 Ekim 2025 tarihlerinde düzenlediği 53. Şura Toplantısı'na konuşmacı olarak katılan Emekli Tümamiral Prof. Dr. Cihat Yaycı, Türk devlet geleneğinin sürekliliğine vurgu yaparak, jeopolitik tehditlerin nasıl fırsata dönüştürülebileceğine dair çarpıcı analizler paylaştı.

"Tarihi Kimse Çarpıtmasın, Bu Devlet Türk Devletidir"

Konuşmasına tarihsel bir çerçeve çizen Yaycı, Türkiye isminin 1923'te ortaya çıkmadığını, Amerikan Kongre Kütüphanesi'ndeki haritalar da dahil olmak üzere tarihi kayıtlarda, topraklarımızın yüzyıllardır "Türkiye" ve devletin "Türk İmparatorluğu" olarak anıldığını belirtti. "Selçuklu'da bizdik, Osmanlı'da bizdik, Türkiye Cumhuriyeti'nde biziz. Hepsi Türk devletidir" diyen Yaycı, 1876, 1909 ve 1924 anayasalarında devletin dilinin Türkçe olduğunun açıkça yazılı bulunduğunu, bunun dünyadaki tüm federal ve çok uluslu devletlerde benzer bir uygulama olduğunu ifade etti.

"Adalar Denizi Doğru İsimdir, Yunan Tepkisi Bunun Kanıtıdır"

Coğrafi isimlerin hafıza ve ruh taşıdığını söyleyen Yaycı, 'Ege' yerine 'Adalar Denizi' isminin kullanılmasının son derece yerinde olduğunu vurguladı. Yunanistan'ın bu isme gösterdiği tepkinin, doğru yolda olunduğunun bir göstergesi olduğunu belirten Yaycı, Yunanistan'ın 23 adayı Lozan ve Paris Antlaşmaları'na aykırı olarak silahlandırdığını ve bu durumun Türkiye'ye yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu altını çizdi.

"Jeopolitik Tehditler, Savunma Sanayii ve Dış Politikada Fırsata Dönüştü"

Yaycı, Türkiye'nin son 45 yılda çevresinde yaşanan 20'ye yakın savaştan güçlenerek çıktığını, bunun temel nedeninin güçlü Türk Silahlı Kuvvetleri ve akılcı dış politika olduğunu söyledi. Bu gerilim ortamının Türkiye'ye önemli fırsatlar da yarattığını ifade eden Yaycı, savunma sanayiinde yaşanan başarılı dönüşüme ve İHA-SİHA'lar başta olmak üzere savunma ihracatındaki müthiş artışa dikkat çekti. Türkiye'nin, Rusya-Ukrayna savaşında tarafsız ve güvenilir bir aktör olarak öne çıktığını ve her iki tarafı da masaya oturtabilen tek ülke olduğunu vurguladı.

"Kerkük-Yol Projesi ve Türkmenler Hayati Önemde"

Irak'taki gelişmelere de değinen Yaycı, Kerkük-Yol Projesi'nin Türkiye için jeostratejik önemine işaret etti. Bu projenin, Irak Türkmenlerinin yaşadığı bölgelerden ve Ovaköy Sınır Kapısı'ndan geçmesinin hayati önem taşıdığını belirterek, böylece Türkmen nüfusunun ve ekonomisinin güçlendirileceğini ifade etti.

"Büyük Ortadoğu Projesi'nin Hedefi Siyonistan'dır"

Ortadoğu'daki perde arkasındaki asıl gücün İngiltere olduğunu iddia eden Yaycı, 2025 Ağustos'unda İngiliz askerlerinin Kerkük'e konuşlandırılmasını ve British Petrol'ün (BP) bölgedeki milyarlarca dolarlık yatırımlarını bu bağlamda değerlendirdi. Yaycı, "Büyük Ortadoğu Projesi" olarak bilinen planın aslında "Büyük İsrail Projesi" (BİP) olduğunu ve nihai hedefin "Kürtistan" değil, "Siyonistan"ı kurmak olduğunu öne sürdü. İran'ın bölgedeki rolünü sorgulayan Yaycı, İran rejiminin İsrail ve ABD'ye bölgede müdahale etmeleri için gerekçe oluşturduğunu iddia etti.

"Suriye'deki Anlaşma Kabul Edilemez"

Suriye rejimi ile PKK/YPG arasında imzalanan ve "entegrasyon" öngören anlaşmanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Yaycı, "Bir cumhurbaşkanı, kendi ülkesinde kiminle anlaşma imzalar? Bir başka devletin cumhurbaşkanı ile. Bu anlaşma, PKK/YPG'yi fiilen federasyon seviyesine taşımaktadır" diyerek tepki gösterdi.

"Türkiye, Her Krizden Daha Güçlü Çıkacak İradeye Sahiptir"

Konuşmasını umutla bitiren Yaycı, Türk milletinin ve devletinin ebedi olduğunu, yaşanan tüm krizlerden daha güçlü çıkacak irade ve güce sahip olduğumuzu belirtti. Türk dünyası ile kurulan her yeni bağın ve atılan her yeni adımın bu gücü daha da pekiştireceğini ifade etti.

KKTC Tanıtma Dairesi Eski Başkanı Sebahattin İsmail,

 "Kıbrıs, Türkiye İçin Hayati Önemde"

Aydınlar Ocakları'nın 53. Şura Toplantısı'na konuşmacı olarak katılan KKTC Tanıtma Dairesi Eski Başkanı Sebahattin İsmail, Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı hayati önemi vurguladı ve çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

"Amerika, Enosis Politikasından Vazgeçmedi"

Konuşmasına tarihsel bir perspektifle başlayan İsmail, 1955, 1964 ve 1974'teki darbelerde ABD'nin Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlama (Enosis) politikasını desteklediğini iddia etti. İsmail, ABD'nin bu stratejisinden vazgeçmediğini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Baf'taki Andreas Papandreu Hava Üssü ve Larnaka'daki Evangelos Florakis Deniz Üssü'nün genişletilmesi ve kullanımı için anlaşmalar yaptığını belirtti. Fransa'nın da benzer adımlar attığını, böylece adanın güneyinde ABD donanması ve hava kuvvetlerinin üssleneceğini öne sürdü.

"KKTC'de Yoğun Yabancı Mülk Edinimi Yaşanıyor"

İsmail, İsrail ile GKRY arasında savunma işbirliği anlaşmaları imzalandığını ve Güney Kıbrıs'ta 20.000'e yakın İsrailli'nin yerleştiğini ifade etti. Asıl vurguyu ise KKTC'deki yabancı mülk edinimi üzerine yaptı. Kendi araştırmaları sonucunda, İsrail'in Kuzey Kıbrıs'ta, Türk vatandaşlığına geçmiş şahıslar üzerinden yoğun bir toprak alımı yürüttüğünü tespit ettiğini anlattı. Özellikle Şimon Misrel Aykut isimli, dört farklı vatandalığa sahip bir kişi ve onun şirketleri aracılığıyla 10.000 konut inşa edildiğini ve bu konutların diğer ülke Yahudilerine satıldığını iddia etti.

İsmail, bu durumu belgeleriyle ortaya koyduktan sonra ilk etapta hükümet yetkilileri tarafından yalanlandığını, ancak Milli İstihbarat Teşkilatı'nın devreye girmesiyle konunun ciddiyetinin anlaşıldığını ve yabancı mülk edinimini kısıtlayan bir yasanın çıkarıldığını söyledi. Ancak yasanın, vatandaşlığa geçirilen yabancıları kapsamadığı için yetersiz kaldığı eleştirisini yaptı.

"Acil Adımlar Atılmalı"

Sebahattin İsmail, Kıbrıs Türk halkının geleceği ve Türkiye'nin güvenliği için acilen atılması gereken adımları şöyle sıraladı:

5+1 Görüşmeleri Durdurulmalı: Federasyon temelli müzakereler sonlandırılmalı ve KKTC'nin bağımsız, egemen bir devlet olarak tanınması için büyük bir kampanya başlatılmalı.

Maraş Açılmalı: 50 yıldır kapalı olan Maraş (Varosha), vakıf malı olduğu gerekçesiyle vakıflar idaresine devredilmeli ve yerleşime/turizme açılmalı.

BM Barış Gücü Çekilmeli: KKTC topraklarındaki BM Barış Gücü askerlerinin varlığı sonlandırılmalı.

Taşınmaz Mal Komisyonu Kaldırılmalı: "Savaşı kazanan taraf mağluba tazminat ödemez" diyerek, Rumlara tazminat ödeyen bu komisyon feshedilmeli. İsmail, şu ana kadar 650 milyon dolar ödendiğini iddia etti.

Savunma İşbirliği ve Enerji Anlaşmaları: Türkiye ile KKTC arasında savunma işbirliği anlaşması imzalanmalı, Karpaz'a bir deniz üssü kurulmalı, Türkiye'den deniz altı kabloyla elektrik getirilmeli ve münhasır ekonomik bölge anlaşması yapılmalı.

Doğu Akdeniz'de Sondajlar Yeniden Başlamalı: Türkiye, 2020'den beri çekildiği Doğu Akdeniz'e dönmeli ve sondaj faaliyetlerine başlamalı.

"Çözüm: Monako Modeli"

İsmail, Kıbrıs Türk halkındaki bölünmüşlüğü (federasyon yanlıları ve iki devlet yanlıları) sonlandıracak formülün, Türkiye ile KKTC arasında "Monako Modeli"nde bir anlaşma imzalanması olduğunu söyledi. Bu modele göre KKTC, dış işleri ve savunmada Türkiye'ye bağlı, iç işlerinde ise özerk olacak. İsmail, bu durumun KKTC'nin tanınmış bir devlet olmasına engel teşkil etmeyeceğini, aksine federasyon hayalini bitirip, Türkiye ile entegrasyonu netleştireceğini ifade etti.

Konuşmasını, bu modelin ileride konjonktür uygun olduğunda "Hatay modeliyle" Türkiye'ye katılmanın da önünü açabileceğini belirterek tamamladı.

yilmazparlar@yahoo.com  

26 Eylül 2025 Cuma

ÖKHD Türk Dünyasının Gururu-Yılmaz Parlar

  

Özbek Kadın Hakları Derneğinden Işıltılı Gece

ÖKHD 4. Yılını Görkemli Bir Törenle Taçlandırdı

Yalnızca bir resepsiyon değil, Türk dünyasının kadınlarının cesareti, azmi ve gönül gücüyle yazılmış unutulmaz bir başarı öyküsüdür.

Bu gece; kadınların birliği, toplumların geleceği ve insanlığın onuru adına tarihe değil, destanlara geçecek nitelikteydi.

Azade (Ozoda) İslamova ve Jamila Shermuhamedova'dan Türk Kadınının Çelikten İradesi ve Yüreklerdeki Tomris Ruhu, Geceye damga vurdu.

Başkanlığını, 2025 yılı Altın İnsan Ödülü’ne layık görülen, kadın haklarının yılmaz savunucusu, Türk dünyasında “Tomris Hatun” unvanıyla anılan Azade (Ozoda) İslamova’nın yaptığı Özbek Kadın Hakları Derneği (ÖKHD), 4. yılını İstanbul’un en görkemli mekânlarından Beylerbeyi Uçar Garden Bosphorus’ta unutulmaz bir resepsiyonla kutladı.

Geceye katılanlar; bir yandan Boğaz’ın muhteşem manzarasına, diğer yandan da sanatın ve kültürün en seçkin örneklerine tanıklık etti.

Bu büyüleyici gece; yalnızca bir kutlama değil, kadın dayanışmasının, kültürel zenginliğin ve vatan sevgisinin görkemli bir şöleni olarak kayıtlara geçti.

Coşkulu konuşmalarıa sahne olan gecede, Türk dünyasının renkleri Boğaz'ın incisi Beylerbeyi'nde birleşti. Vatan Onuru nişanları sahiplerini buldu, geceye damga vuran mesaj ise netti: "Biz birlikteyiz, birlikte güçlüyüz!"

Müzik, Sanat ve Gönüllere Dokunan Sözler

Konuklar, Duo Grup İkili’nin zarif müzik dinletisiyle karşılandı. Sunuculuğu Av. Dilnoza Tashkhodjaeva ve şair-yazar-ses sanatçısı Kasım Alper Özdemir üstlenidi.

Azade (Ozoda) İslamova, Kadınların Umut Işığı

Açılış konuşmasını yapan Başkan Azade İslamova, duygu dolu ve güçlü mesajların içerdiği konuşmaya imza attı. Mana yüklü konuşması mekanda yankı uyandırdı;

"Bir Kadının Yaşadığı Hayat Sınavından Doğan Bir Hareket"

İslamova, “Bugün gördük ki Türk kadını asla yalnız değildir. Dayanışmanın, inancın, vatanseverliğin ne demek olduğunu hep birlikte bir kez daha gördük. Dayanışma, inanç ve fedakârlıkla yürüdüğümüz bu yol; binlerce kadına umut ışığı oldu. Dokuz binden fazla kadına ulaştık ve her birine hayatlarında yeniden başlama cesareti verdik.

ÖKHD'nin kuruluş felsefesini, "Bir kadının yaşadığı hayat sınavından alınarak doğmuş, inanç ve vicdan temelinde bir sivil toplum hareketidir" sözleriyle özetleyen İslamova, Biz yalnızca bir dernek değil; kalpten inanan insanların, gönül birliğiyle kurduğu bir umut hareketiyiz

“Birlikte umut oluruz, birlikte değişim yaratırız, birlikte iyileşiriz.”

Bu sözler, dakikalarca süren coşkulu alkışlarla karşılandı.

Özbekistan Milletvekili Jamila Shermuhamedova ise yaptığı samimi ve coşkulu konuşmada, Türk dünyasının birliğine vurgu yaptı.

Jamila Shermuhamedova, Türk Dünyasının “Millet Annesi”

Gecenin bir diğer zirve noktası, Özbekistan milletvekili, akademisyen ve toplum önderi Prof. Dr. Jamila Shermuhamedova’nın konuşmasıydı. Türk dünyasının kültürel birliğini, kadınların dayanışmasını ve Atatürk ile Erdoğan’a duyduğu sevgiyi içten ifadelerle dile getiren Shermuamedova, mekanda duygusal anlar yaşattı.

Uzun yıllardır kadın ve çocuklara yönelik çalışmalarıyla tanınan Shermuhamedova; “Cumhuriyet Bilge Kadınlar Hareketi” üyesi olarak ve Özbek Kadın Hakları Derneği’nin onurlu üyesi sıfatıyla “Millet Annesi” unvanına layık görülmüş, bu özel gecede ise “Vatan İftiharı” ödülüyle taçlandırıldı.

Defileler, Ritüeller ve Vatan Onuru Nişanları

Gece, yalnızca konuşmalarla değil, Türk dünyasının kültürel zenginliklerini yansıtan defileler, halk oyunları ve geleneksel ritüeller ile görsel bir şölene dönüştü.

Türk Dünyasının millî kıyafetlerinin zarif defilesi ve “Özbek Gelin Selam Merasimi” katılımcılara adeta zamanda bir yolculuk yaşattı.

Ayrıca, toplum için özveriyle çalışan isimlere “Vatan Onuru Nişanları” takdim edildi. Bu ödüller, yalnızca bireylere değil, birliğe ve fedakârlığa verilen değerin nişanesi oldu.

Onurlandırılan İsimler, Fedakârlığın Simgeleri

Yılmaz Parlar-Gazeteci Kitle iletişim alanında yürüttüğü etkin çalışmaları, “Vatan İftiharı” ödülü.

Monik İpekel – İnsanlık ve şefkatin timsali olarak “Vatan İftiharı” ödülü.

Barno Yuldashbekova – Dört yıl boyunca gönüllü hizmetleriyle kadınlara ve kız çocuklarına umut olduğu için onurlandırıldı.

Derneğin Yükselen Misyonu

Özbek Kadın Hakları Derneği, yalnızca bir sivil toplum kuruluşu değil; gönüllülük, vicdan ve inanç temelleri üzerinde yükselen bir umut hareketidir.

Az sayıda gönüllüyle başlayan yolculuk, bugün binlerce kadının ve çocuğun hayatına dokunan büyük bir aileye dönüşmüştür.

Dernek, yalnızca Özbekistan ve Türkiye’de değil, Türk dünyasının dört bir yanında gönül köprüleri kurmayı, kadının sesi olmayı ve gelecek nesillere umut bırakmayı hedeflemektedir.

Türk dünyasının kadınları, Tomris Hatun'un mirasını omuzlarında taşıyarak, sadece kendi hakları için değil, tüm bir coğrafyanın geleceği için mücadele ediyor. ÖKHD, bu uğurda atılmış en anlamlı adımlardan biridir.

Sadece bir yıl dönümü kutlaması değil, Türk kadınının asil ruhunun, diriliğinin ve yükselişinin bir manifestosuydu. İzleyen herkes, tarihe tanıklık etmenin derin heyecanını yaşadı.

Dans eğlence muhteşem gece. 4. yıl pastası kesildi.

Kadınların umudu, Türk dünyasının kardeşliği ve insanlığın onuru için yazılmış altın harflerle bir başarı hikâyesidir.

Azade İslamova ve Jamila Shermuhamedova gibi öncü kadınlar, bizlere yalnızca örnek değil, yol gösterici bir ışık oldular.

İşte bu ışık, geleceğin daha adil, daha güçlü ve daha umutlu bir dünyasına giden yolun meşalesidir.

yilmazparlar@yahoo.com

28 Ağustos 2025 Perşembe

Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

Avrupalı Belediye Başkanlarından İstanbul’da Tarihi Dayanışma Mesajı

“Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.”

Demokrasiye ve özgürlüklere inanan herkes için bugün İstanbul’da yaşanan buluşma, tarihe geçecek bir dayanışma sahnesi oldu.

Avrupa’nın farklı şehirlerinden gelen belediye başkanlarının mesajı çok netti: “Ekrem İmamoğlu yalnız değil, demokrasi yalnız değil.

Eurocities Heyetinden İBB’ye Ziyaret

28 Ağustos 2025 Perşembe günü, Avrupa’nın önde gelen şehirlerinin belediye başkanlarından oluşan Eurocities heyeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ederek, Eurocities Özel Demokrasi Ödülü’nü Başkan Ekrem İmamoğlu adına eşi Dilek Kaya İmamoğlu’na takdim etti.
Törene İBB Başkanvekili Nuri Aslan ev sahipliği yaptı.

Nuri Aslan, “Bu Haksızlık Türk Halkının Vicdanında Mahkûm Edilmiştir”

İBB Başkanvekili Nuri Aslan açılış konuşmasında, İmamoğlu’nun haksız yere cezaevinde tutulduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen davalar Türk halkının vicdanında çoktan mahkûm edilmiştir. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Bu ziyaret aramızdaki dayanışmanın en somut göstergesidir.”

Jaume Collboni, “Şehirler Demokrasinin Gerçek Olduğu Yerdir”

Eurocities Başkan Yardımcısı ve Barselona Belediye Başkanı Jaume Collboni, İstanbul’a geliş amaçlarını şu sözlerle özetledi:

“Avrupalı belediye başkanları olarak, özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğü için bir arada duruyoruz. Başkan İmamoğlu yalnız değildir. Bu ödül, Avrupa şehirlerinden net bir mesajdır: Demokrasiyi birlikte savunuyoruz.”

Vasil Terziev, “Özgür Şehirler Olmadan Demokrasi Olmaz”

B40 Balkan Şehirler Ağı Başkanı ve Sofya Belediye Başkanı Vasil Terziev, demokrasiye yönelik saldırılara karşı güçlü bir mesaj verdi:

“Belediye başkanlarına saldırı, milyonların umutlarına saldırıdır. Avrupa’nın şehirleri olarak sesimizi yükseltiyoruz.  Özgür şehirler olmadan demokrasi olmaz, hukukun üstünlüğü olmadan özgürlük olmaz.”

Sharon Dijksma, “İmamoğlu Sadece Bir Başkan Değil, Bir Baba ve Eş”

Utrecht Belediye Başkanı Sharon Dijksma duygusal bir çağrıda bulunarak şöyle konuştu:

“Ekrem İmamoğlu hapse atıldığında sadece bir belediye başkanı değil, bir baba ve eş de hapse atıldı. Bu yürek parçalayıcı bir durumdur ve sona ermelidir. Lütfen İmamoğlu’nu özgür bırakın.”

Dilek Kaya İmamoğlu, “Bu Ödül Tüm Yurttaşlara Aittir”

Ödülü teslim alan Dilek Kaya İmamoğlu, tüm heyete teşekkür ederek, eşi Ekrem İmamoğlu’nun mesajını aktardı:

“Bu ödül sadece bana değil, adalet ve özgürlük için direnen tüm yurttaşlara aittir. Demir parmaklıklar aramızda olsa da, biz yurttaşlarımızla omuz omuza demokrasi için mücadele etmeyi sürdürüyoruz.”

Diğer Belediye Başkanlarından Ortak Dayanışma Mesajı

Atina Belediye Başkanı Haris Doukas, “İmamoğlu’nun yanındayız, İstanbul halkının yanındayız, demokrasinin yanındayız.” dedi. Zagreb, Budapeşte, Paris, Madrid ve diğer şehirlerin temsilcileri de benzer şekilde demokrasi, özgürlük ve dayanışma vurgusu yaptı.

Silivri Cezaevi Önünde Basın Açıklaması

Heyet, programın ardından Silivri Cezaevi önüne giderek ikinci bir basın açıklaması yaptı. Belediye başkanları burada da “Ekrem İmamoğlu yalnız değildir, demokrasi yalnız değildir.” mesajını yineledi.

Bugün İstanbul’da verilen mesaj sadece İmamoğlu için değil, demokrasiye inanan herkes için bir umut işaretiydi.

Avrupa’nın farklı köşelerinden gelen belediye başkanlarının sözleri, özgürlük ve adaletin sınır tanımadığını bir kez daha kanıtladı. Tarih, bu dayanışmayı unutmayacak.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Ağustos 2025 Perşembe

Ümit Özdağ’dan "Öcalan Komisyonu"na Sorular-Yılmaz Parlar

  

 “Milli Devlet Tasfiye mi Ediliyor?”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden  6 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı paylaşımda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde oluşturulan ve kamuoyunda "Öcalan Komisyonu" olarak anılan yapıya yönelik çok sert eleştiriler yöneltti.

Özdağ, açıklamasında, komisyonun faaliyetlerinin “PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ı siyasi muhatap haline getirme süreci” olduğunu belirterek, hem komisyon üyelerine hem de süreci yürüten siyasi iradeye yönelik 13 maddelik çarpıcı sorular yöneltti.

13 Maddelik Soru Listesi Yayınladı

Zafer Partisi lideri, TBMM'de kurulan komisyonu hedef aldı: “PKK’ya siyasi meşruiyet kazandırılıyor, milli devlet tasfiye ediliyor!”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) oluşturulan ve kamuoyunda “Öcalan Komisyonu” olarak anılan yapı hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özdağ, komisyonun Abdullah Öcalan'ı siyasi muhatap haline getirdiğini ileri sürerek, “Türkiye üniter yapısından koparılıyor” uyarısında bulundu.

Özdağ’dan 13 Maddelik Soru

"Türk Milletine Açıklayın"

Özdağ, Twitter (X) üzerinden yaptığı paylaşımda, TBMM’de kurulan komisyonun PKK ile barış sürecini yeniden meşrulaştırmak amacıyla oluşturulduğunu öne sürdü.

Bu bağlamda komisyon üyelerine ve süreci yürüten yetkililere yönelik dikkat çeken 13 soru yöneltti. İşte o başlıklar:

Anayasa’nın 66. ve 42. Maddeleri Değişecek mi?

Özdağ, vatandaşlık tanımı olan “Türk’tür” ifadesinin anayasadan çıkarılacağı iddialarına karşı net bir duruş sergileyerek, “Kürtçe ikinci ana dil olacak mı? Eğitim sistemi nasıl değişecek?” sorularını gündeme taşıdı.

Etnik ve Mezhepsel Kota mı Geliyor?

Cumhurbaşkanı yardımcıları arasında “Kürt” ve “Alevi” kimliklerinin temsili için yapılacak olası düzenlemelere dikkat çeken Özdağ, bunun anayasal eşitlik ilkesini zedeleyip zedelemeyeceğini sorguladı.

 “ABD'nin Osmanlı Modeli Önerisi Tesadüf mü?”

ABD büyükelçisinin Türkiye’ye Osmanlı benzeri bir model önerdiğini hatırlatan Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki rolünün “tesadüf mü, değil mi?” sorusunu ortaya attı.

Lozan ve Üniter Yapı Tartışması

PKK’nın Avrupa’da Lozan Antlaşması’nı hedef alan toplantılarına değinen Özdağ, Öcalan’ın federasyon ve özerklik söylemlerine işaret ederek, üniter milli devletin tasfiye edilip edilmediği sorusunu kamuoyunun gündemine taşıdı.

 “Kürt, Arap, Türk” Tanımı Anayasaya mı Giriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap 86 milyonun kardeşliğinden” bahsettiği açıklamayı da gündeme alan Özdağ, etnik grupların anayasada resmen tanınması halinde ileride ayrılma taleplerinin meşruiyet kazanabileceğini savundu.

“Komisyon Neden Kapalı Kapılar Ardında?”

Ümit Özdağ, komisyonun şeffaf bir şekilde çalışmadığını belirterek, “Eğer Türk milletinden gizleyecek bir şey yoksa neden bu komisyon kapalı kapılar ardında çalışıyor?” sorusunu yöneltti.

Özdağ, “Bu Bir Teslimiyet Sürecidir”

Açıklamasında süreci “teslimiyet” olarak tanımlayan Özdağ, komisyonun PKK ve Öcalan’a siyasi meşruiyet kazandırma işlevi gördüğünü ileri sürdü.

Arka Plan

“Yeni Bir Çözüm Süreci Mi?”

Ankara kulislerinde bir süredir yeni bir “çözüm süreci” tartışması gündemde. TBMM’deki komisyonun, Kürt meselesinde yeni bir anayasal düzenleme arayışının parçası olup olmadığı merak konusu.

Zafer Partisi Ne İstiyor?

Zafer Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve milli yapısının korunmasında ısrarcı olduğunu sıkça vurguluyor.

Özdağ, açıklamasında "Türk milletinin çıkarları için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız" mesajı da verdi.

Siyasi Tartışmalar Derinleşiyor

Özdağ’ın açıklamaları, Türkiye siyasetinde özellikle etnik kimlik, anayasa değişiklikleri ve üniter devlet yapısı üzerinden yürüyen tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Komisyonun amaçları, kapsamı ve kamuoyuna açıklanma biçimi önümüzdeki günlerde daha da geniş bir siyasi ve toplumsal tartışmanın merkezine oturacağa benziyor.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Kutlama-Yılmaz Parlar

  

20 Temmuz’un Ruhu, Bugünün Güvencesidir

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. Yılı Hidiv Kasrı’nda Tarihe Not Düşüldü

Kıbrıs Barış Harekatı sadece askeri bir zafer değil, bir milletin kaderini değiştiren şanlı bir direnişin adıdır.

51 yıl önce atılan bu adım, bugün sadece Kıbrıs Türk halkının değil, tüm Türk milletinin onuruyla dimdik ayakta durduğunun sembolüdür.”

Hidiv Kasrı’nda Tarih Canlandı

22 Temmuz 2025 Salı günü, İstanbul’un en gözde tarihi mekânlarından Hidiv Kasrı20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yılına yakışır şekilde anlamlı bir resepsiyona ev sahipliği yaptı.

Etkinlik, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi tarafından, KKTC İstanbul Başkonsolosluğu himayelerinde düzenlendi. Katılım üst düzeydi:

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tata, İstanbul Valisi Davut GülİBB Başkan Vekili Nuri AslanKolordu Komutanı ve yüksek rütbeli subaylar, Gaziler, Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği (TKKTTO) Başkanı Uğur Özgöker, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkan Vekili Halil Sert, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Büyükelçi Şakir Alemdar, KKTC Başkonsolos ve Konsolosu, Eski KKTC İstanbul Konsolosluğu eski ekonomi ataşe Cahit kayıarslan , İpek Yolu Kamu Diplomasisi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanı Seyfullah Türksoy, Mavi Vatan'ın geliştiricisi, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin kurucusu Cihat  Yaycı başta olmak üzere bürokratlar, iş dünyası temsilcileriSivil toplumun ve diplomasinin seçkin isimleri elit davetliler katıldı. 

Zehra Bilge Eray: “O bayrak yere düşmeyecek”

Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şube Başkanı Zehra Bilge Eray, açılış konuşmasında hem duygusal hem de kararlı bir duruş sergiledi:

“Kıbrıs Türkü, özgürlük uğruna her türlü bedeli ödemeye hazırdır. Mücahitlerimiz, Mehmetçiklerimiz ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla dalgalanan bayrağımız asla yere düşmeyecek!”

Vali Davut Gül: “Kıbrıs Türküyle sonsuza kadar beraberiz”

İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:



“Bugün Gazze’de yaşananların benzerini 60 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadık. O gün Mehmetçik Kıbrıs’a nasıl omuz verdiyse, bugün de Türkiye dimdik arkasındadır.”

Ersin Tatar: “Kıbrıs Türkü yalnız değildir, asla da olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaptığı kapsamlı konuşmada hem geçmişe hem geleceğe ışık tuttu. Öne çıkan ifadeleri şöyle:

“Kıbrıs Barış Harekatı, bir milletin topyekûn imhaya karşı direnişinin adıdır. Biz toprağımızda barış için, özgürlük için, Türk kimliğimizle yaşamak için direndik. Mehmetçik geldi, destan yazdı. Ve bugün, Mavi Vatan’ın kalbinde egemen bir Türk devleti olarak Kuzey Kıbrıs dimdik ayakta!”

Tatar, Türkiye’nin sağladığı yatırımlar, su ve enerji projeleri, altyapı hamleleri ve tanıtım faaliyetleri sayesinde KKTC’nin her geçen gün güçlendiğini vurguladı:

“Bizi federasyon masallarına mahkûm etmek isteyenlere buradan, İstanbul’dan sesleniyorum: Bu millet o gün direndi, bugün de yolundan sapmayacak!”

Hidiv Kasrı’nın Tarihi Önemi

Etkinliğe ev sahipliği yapan Hidiv Kasrı, sadece mimari güzelliğiyle değil, tarihi ruhuyla da dikkat çekti.

1907 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve Mısır’ın son Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan bu kasır, Boğaz’ın incisi olarak bilinir.

Osmanlı’nın Mısır üzerindeki etkisini yansıtan yapı, İstanbul’un en zarif ve anlam yüklü köşklerinden biridir.

Barışın, özgürlüğün ve egemenliğin konuşulduğu böyle bir günde, böylesi bir mekânda toplanmak, adeta tarihle bugünü birleştiren sembolik bir mesaj oldu.

 “20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkan Mehmetçik, sadece bir toprak parçasını değil, bir halkın geleceğini kurtardı. Bugün Hidiv Kasrı’nda verilen mesaj şuydu: Ne geçmişimizi unuturuz, ne geleceğimizi başkalarına bırakırız. Egemenlik bizimdir, Kıbrıs Türkü yalnız değildir!”

yilmazparlar@yahoo.com

7 Haziran 2025 Cumartesi

Medyum Koray Aksoy’dan Siyasi Öngörü

  

Türkiye’de Yeni Bir Dönemin Eşiğindeyiz

Bayram tebriği vesilesiyle görüşmemizde, Çınarcık’ta ikamet eden tanınmış medyum Koray Aksoy, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Gözlemleri ve sezgileriyle yıllardır kamuoyunun ilgisini çeken Aksoy, içinde bulunduğumuz süreci “Türkiye’nin demokratik dönüşümüne kapı aralayan bir eşik” olarak tanımladı.

Aksoy, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, kamuoyunda sıkça dile getirildiği üzere 11 Haziran tarihinde özgürlüğüne kavuşmasının beklendiğini, ancak bu sürecin temmuz ortasına doğru net gerçekleşeceğini öngördü.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hukuki sürecinin olumlu bir yönde ilerleyeceğini, onun da yakın dönemde özgürlükle buluşacağını dile getirdi.

Bu gelişmelerin yalnızca bireysel değil, Türkiye’nin demokratik geleceği açısından da simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çeken Aksoy, "Bu iki siyasi figür, Türkiye'nin demokratik prestijini uluslararası düzeyde artıracak, toplumsal barış ve katılımcı yönetim anlayışını yeniden inşa edecek öncülerdir" ifadelerini kullandı.

Medyum Aksoy, erken seçime dair güçlü sinyaller aldığını da sözlerine ekleyerek, Türkiye’de siyasi dengenin değişmeye başladığına işaret etti.

Ancak bu değişimin radikal değil, halk iradesine saygılı, anayasal sınırlar içinde gelişen bir yeniden yapılanma süreci olarak yorumlanması gerektiğini vurguladı.

Aksoy, "Zafer Partisi’nin ve Ekrem İmamoğlu'nun temsil ettiği çizgi, toplumda karşılık bulmaya devam ediyor. Fakat bu yalnızca oy oranlarıyla değil, halkın adalet, liyakat ve özgürlük taleplerine verdikleri yanıtlarla da ilgilidir. Türkiye bu süreçten kazançlı çıkacaktır" diyerek, bu liderlerin yükselişini demokrasinin ve hukukun bir zaferi olarak değerlendirdi.

Uluslararası kamuoyunun da bu süreci yakından izlediğini söyleyen Aksoy, Türkiye’nin demokratik kültürüne olan güvenin artacağını ve bu güvenin, dış ilişkilerden yatırımlara kadar birçok alanda pozitif yansımaları olacağını belirtti.

“Türkiye, farklı seslerin özgürce ifade edilebildiği bir ülke olarak yalnızca bölgesinde değil, dünyada da demokratik duruşuyla örnek bir konuma ulaşacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayan Aksoy, bayramın hoşgörü ve birlik mesajlarını da unutmadı: “Umarım bu bayram, herkes için adaletin, barışın ve huzurun yeniden filizlendiği bir başlangıç olur.”

yilmazparlar@yahoo.com

25 Mayıs 2025 Pazar

Yılın Altın İnsanı İslamova'ya Altın Ziyaret-Yılmaz Parlar

  

Türk Dünyası'nın Altın Kadını Azade İslamova’ya Altın Ziyaret

 Özbekistan Başbakan Yardımcısı Züleyha Mahkamova’dan Türk Dünyasının “Altın İnsan” Ödüllü Azade İslamova’ya Anlamlı ziyaret ve Tebrik… Tarihi bir dayanışma örneği sergilendi.

Ailenin Kalbine Dokunan Ziyaret

Özbekistan Başbakan Yardımcısı, Aile ve Kadın İşlerinden Sorumlu Komite Başkanı Züleyha Mahkamova, 22-23 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirilen ve 27 ülkenin aile bakanlarını bir araya getiren “Uluslararası Aile Forumu”ndan özel bir zaman ayırarak, Türk Dünyası adına yılın Altın İnsan Ödülüne layık görülen Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği Başkanı Azade İslamova’yı ziyaret etti.

23 Mayıs 2025 Cuma günü gerçekleşen bu anlamlı buluşmada, Mahkamova ve İslamova ödüle birlikte dokunarak gururu paylaştı.

Bakanın alçakgönüllü ziyareti, sıradan bir protokol görüşmesinin ötesinde, toplumun temel taşı olan "aile" ve "kadın emeği"ne dair samimi bir takdirin ifadesiydi. İki güçlü kadın lider, ödül tebrik ardından Özbekçe yaptıkları sohbette, Türkiye ile Özbekistan arasındaki kültürel ve sosyal bağları güçlendirecek projeleri masaya yatırdı.

Kadını, Aileyi, Toplumu Birleştiren Buluşma

Mahkamova’nın bu nazik ziyareti, sadece bir tebrik değil; aynı zamanda kadının toplumdaki yerini, ailenin kutsallığını ve iki kardeş ülke arasındaki manevi bağı yeniden güçlü şekilde ortaya koydu.

Ailenin en küçük yapı taşı olduğuna inanan Mahkamova’nın, alçakgönüllülükle gerçekleştirdiği bu ziyaret, kadın gücüne olan inancını ve aileyi koruma konusundaki kararlılığını gözler önüne serdi.

İki Gönül, Bir Hedef,

 Güçlü Aileler, Aydınlık Toplumlar

Görüşme konusunda Vizyon;

"Türkiye, bağımsızlığımızda ilk tanıyan ülke oldu; kardeşlik bağlarımız tarihle sınanmıştır."

"Aile medeniyetini yüceltmek için 10 yıllık projeleri birlikte hayata geçirmeliyiz."

"Türk aileleriyle evlenen Özbek kızlarımıza destek olmak, ortak hedefimizdir."

Mahkamova’nın "Devlet desteği tam olacak" mesajı ve "Cumhurbaşkanımızla değerlendireceğiz" sözleri, işbirliğinin ne denli stratejik olduğunu gösterdi.

Bu ziyaret, sıradan bir tebrik değil, Türk dünyasının kadın liderleri arasındaki köprülerin nasıl ilmek ilmek dokunduğunun kanıtı.

Ziyaret sırasında Özbekçe yapılan görüşmede Azade İslamova, duyduğu memnuniyeti şu sözlerle özetledi:

“Züleyha Mahkamova gibi değerli bir devlet büyüğümüzün derneğimize gelerek bu ödül sevincini paylaşması bizim için onurdur. Kendisiyle geçmişte çok verimli projelere imza attık. Bugün de bu iş birliğini daha ileri taşımak istiyoruz. Türkiye’deki 10 yıllık aile projesini yakından takip ediyoruz ve Özbekistan’da da aile medeniyetini ileriye taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’nin bizi ilk tanıyan ülke olması, halklarımızın kardeşliği bizim için kıymetlidir. Bizim aramızda sadece siyaset değil, yüzyıllara dayanan bir kültür ve gönül bağı var.”

İslamova ayrıca Türkiye’de yaşayan Özbek kadınların da aile yapısına destek verici projelerde yer aldığını ve bu çalışmaları güçlendirmek için Mahkamova ile birlikte daha sıkı iş birliklerine hazır olduklarını belirtti.

Züleyha Mahkamova,

 “Siz Uzakta Değilsiniz, Kalbimizdesiniz”

Züleyha Mahkamova ise İslamova’ya ve derneğe duyduğu saygıyı ve desteği şu sözlerle ifade etti:

“Bugün burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu ödül sadece Azade Hanım’ın değil, Türk Dünyası kadınının onurudur. Aile, bizim devlet ve millet olarak temel taşımızdır. Türkiye’nin aile politikalarına verdiği değeri takdirle izliyoruz. Sizler gibi sivil toplum öncülerinin çalışmaları, bizim devlet politikalarımıza güç veriyor. Her zaman yanınızdayız.”

Gönüllerin Devlet Ziyareti

Bu ziyaret, sıradan bir protokol buluşması değil; aksine gönüller arası bir bağ, kadın gücünün ve aile değerlerinin taçlandırıldığı bir anıydı.
Kadını sadece ailenin değil, aynı zamanda toplumun taşıyıcı kolonu olarak gören bu iki kıymetli kadın liderin yan yana gelişi, Türk ve Özbek halklarına “birlikte daha güçlüyüz” mesajı verdi.

Bir gazeteci olarak bu ziyarete tanıklık etmek, kelimelerle anlatılması güç bir onurdu. Siyasetin ötesine geçen, kadının emeğini, ailenin ruhunu ve kültürel kardeşliği kucaklayan bu an; bana mesleğin ne kadar duygularla örülü bir misyon olduğunu yeniden hatırlattı.

Mahkamova'nın samimiyeti, İslamova'nın azmi... Bu iki öncü kadın, yalnızca bugünü değil, geleceği inşa ediyor. Bazen bir haber sadece okunmaz; hissedilir, yaşanır ve hafızaya kazınır. İşte bu ziyaret de onlardan biriydi.

Okuyan herkes şunu anlamalı; Aile, sınır tanımaz; kadınların omuz verdiği medeniyet projeleri, Türk dünyasının geleceğini inşa ediyor. Bu buluşma, "biz birlikteysek, başarı da kalıcıdır" diyenlerin manifestosu oldu.

yilmazparlar@yahoo.com

Aydınlar Ocağı 53. Şura Toplantısı-Yılmaz Parlar

    Türk Devleti Ebedidir Emekli Tümamiral Yaycı: "Türk Devleti Ebedidir, Tehditler Fırsata Çevrilmelidir" Aydınlar Ocakları'n...